Gökçek ŞifaSize Telefonunuz Kadar YakınızÜcretsiz Google Play'de
İNDİRX
Ev / Genel Bilgiler / Multiple Skleroz nedir? beyni ve omuriliği tutan özbağışıklık hastalığı

Multiple Skleroz nedir? beyni ve omuriliği tutan özbağışıklık hastalığı

Meylin

 

Multiple Skleroz nedir?

Beyin ve Omuriliğin ( Merkezi Sinir Sisteminin ) bir hastalığıdır.

MS beynin görme, konuşma, yürüme gibi
Fonksiyonlar üzerindeki kontrol kabiliyetini
bozar.
?Multipl? denmesinin nedeni :

– Beynin ve omuriliğin bir çok farklı alanı etkilenir.
– Belirtiler hafif ya da ağır olabilir. Aniden ortaya çıkabilir, ya da kaybolabilir.

?Skleroz? denmesinin nedeni :

Hastalık beyin ve omuiliğin hasarlı alanlarında sklerozan plaklar, yani sertleşmiş dokular oluşturur.

Multipl Skleroz hakkında bilinmesi gereken en önemli şey nedir?
Merkezi sinir sisteminin ( SSS ) gençler arasında görülen yaygın bir hastalığıdır.

MS? lilerin aileleri ve yakınlarında oluşan çok daha fazla sayıda kişi ise duygusal, maddi ve fiziksel zorluklarla karşı karşıyadır.

Genç erişkinler MS?e yakalanma olasılığı en yüksek olanlardır; hem de hayatlarının en verimli yıllarında…

Her yıl araştırma için dünyada milyonlarca dolar harcanmaktadır. En az bir o kadarı da yardım ve destek için harcanmaktadır. Hastalık nedeniyle kaybolan işgücü
değeri ise faturayı ayrıca kabartmaktadır.

MS?i daha yakından tanımakla MS?lilerin hayattan daha çok tad almalarını ve MS?den daha az etkilenmelerini sağlayabilirsiniz.

MS Merkezi Sinir Sistemini nasıl etkiler ?

Merkezi sinir sistemi sinirler boyunca vücudun çeşitli bölgelerine elektriksel mesajlar gönderen bir telefon santralına benzer. Bu mesajlar bilinçli ve bilinçsiz tüm hareketlerimizi kontrol eder.

Multipl Skleroz mesajların düzgün bir şekilde
İletilmesini bozar.
· Sağlıklı sinir liflerinin çoğu mesajların iletilmesini kolaylaştıran myelin denen yağlı bir madde ile çevrelenmiştir.
· MS? de myelin parçalanır ve myelin yerini nedbeleşmiş ( sertleşmiş ) doku alır. Bu da mesajın geçişini saptırır ya da tümden bloke eder.

· Vücut fonksiyonları kontrol edilemez hale gelir, çünkü ;

Mesajlar gerektiği gibi iletilemez.
Mesajlar yanlış bölgeye gider.

Multipl Skleroz?a yol açan nedir ?

Bu, tıbbın en büyük sırlarından biridir
? Sebeb bilinmemektedir.
? Bir tedavi bulunamamıştır.
? Kimin MS?ye yakalanacağını önceden bilmek mümkün değildir.
Bu konuda 3 yaygın teori vardır :

1. Virus Saldırısı
2. Bağışıklık reaksiyonu
3. Kombinasyon

Virus Saldırısı : Virüsler vücuda girdiklerinde vücut hücreleri içinde hızla çoğalırlar. Çoğu virüsler hızla bazı hastalık belirtilerine yol açarlar. Yavaş etkileyen belirli bazı virüsler ise daha sonra ortaya çıkarak yeni belirtilere yol açarlar. Diğer bazı yavaş etkili virüsler ise vücutta herhangi bir hastalığa yol açmadan önce aylar hatta yıllarca gizli kalabilirler. MS bazı yavaş etkili virüsler tarafından meydana getirilebilir ya da bilinen bir virüse karşı gösterilen gecikmiş bir reaksiyon olabilir. 

Bağışıklık Reaksiyonu : Vücudumuz, virüsler ve bakteriler gibi hastalık etmenlerini yok eden ve doğuştan gelen bir savunma sistemine sahiptir. Savunma sistemi geri tepebilir ve vücudun kendi hücrelerine saldırabilir. Buna ? Oto immun reaksiyon ? denir. MS, vücudun yanlışlıkla kendi dokusuna saldırdığı bir oto immun reaksiyon sonucunda ortaya çıkmış olabilir.

Kombinasyon : Hem virüsler hem de bağışıklık sistemi reaksiyonu MS e yol açabilir. Virüsler vücuda girdiğinde hücreler içinde gelişmeye başlarlar. Vücudun savunma mekanizması hem virüslere karşı hem de vücudun kendi hücrelerine karşı tahrip edici olabilir.

MS hakkında bilmediğimiz o kadar çok şey var ki, kimin MS ? e yakalanacağını tahmin edemeyiz. Gene de kimlerin MS ? e yakalanma olasılığının Daha yüksek olduğu hakkında şöyle bir tablo çizilebilir :

Kimler MS’e yakalanır?
Genç Erişkinler : Belirtiler genellikle 40 ? 50 yaşları arasında ortaya çıkar. 15 yaşın altında ve 50 yaşın üstünde nadiren görülür
Kadınlar : Kadınlar erkeklere göre daha fazla oranda MS?e yakalanırlar. MS hamilelikle ilgili değildir. ( MSli hanımlar çocuk sahibi olabilirler)

Ilıman İklim kuşağında oturan insanlar : MS, 40 ? 60 derece güney ve kuzey enlemleri arasında daha sık görülür. Bir bölge Ekvator?a ne kadar yakınsa MS vakası da o kadar azdır.

Sağlık Şartlarını iyi olduğu bölgelerde yaşayan insanlar : Bu bölgelerde MS vakası sık görülür. Muhtemelen bu bölgede yaşayan çocuklar MS?e karşı bağışıklık sağlayacak bazı faktörlere maruz kalmamaktadırlar.

MS?in Belirtileri nelerdir?
MS?in Belirtileri çok çeşitlidir. 

? Kişiden kişiye değişir.
? Aynı kişide zaman zaman değişebilir.
MS Belirtileri şunları içerebilir :

? Göz bozukluğu : Çift görme veya gözün irade dışı
hareketi.
? Konuşma Bozuklukları : Dilde peltekleşme gibi.
? Felçler : Vücudun herhangi bir bölgesinin kısmen
veya tamamen felç olması.
? Halsizlik, Yorgunluk : Aşırı halsizlik veya kendini
alışılmamış biçimde yorgun hissetme.
? Ellerde Titreme.
? Koordinasyon Bozukluğu.
? Mesane veya Kalın barsak kontrolünün kaybı.
? Uyuşma veya karıncalanma hissi.
? Sendelenme veya denge kaybı.
? Ayakların belirgin şekilde sürüklenmesi.

Başlangıç Belirtileri : Genellikle hafiftir ve tedavi edilmeden kaybolur. Fakat zaman ilerledikçe bunlar daha sık ve daha ağır olabilir.

Tipik Tablo : Akut belirtilerin görüldüğü kısa bir dönem ve bunu izleyen dönemde belirtilerin hafiflemesi ya da haftalar, aylar hatta yıllarca kaybolması şeklinde çizilebilir.

Belirtiler sinir sisteminin tutulan bölgesine göre değişiklik gösterirler.

Multipl sklerozu ortaya çıkarmak zor olabilir, ilk belirtilerin ortaya çıkışından kesin tanının konmasına kadar çoğunlukla yıllar geçebilir, çünkü :
İlk belirtiler o kadar hafiftir ki kişi bir doktora görünmez bile…
Sinir sisteminin diğer hastalıkları da aynı uyarıcı belirtilerin bazılarını gösterirler.
Gelişmiş tüm laboratuvar teknik imkanlarına rağmen MS?i kesin olarak gösteren ya da ekarte ettiren bir teknik yoktur diyebiliriz.

MS tanısını koymak için iki temel bulgu aranır.
1. Sinir sistemi hasarının belirtileri Elde ve ayakta hissizlik veya titreme, ani güç kaybı veya felç ortaya çıkabilir. (bu durumda merkezi sinir sisteminin iki ya da daha çok bölgesi tutulmuş olmalıdır.)

2. İyileşmeler ve kötüleşmeler
MS belirtileri diğer sinir sistemi hastalıklarından farklı olarak herhangi bir uyarı olmaksızın ortaya çıkabilir ve kendiliğinden iyileşmeler gösterebilir.
Fakat MS tanısı ümitsizliğe yol açmamalıdır. Çünkü çok az hastada ilerleyici ve ciddi komplikasyonlarla karşılaşılır.
Mslilerin çoğu tekrarlayan alevlenmelere rağmen aktif bir hayat sürerler ve hayata olumlu yönden bakmayı öğrenebilirler.

MS uygun bir yaklaşımla ele alındığında şikayetler en aza indirgenebilir.

Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.Geniş bilgi için Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp ismli kitabımızda mevcuttur.

MS NEDİR ?
Multipl Skleroz (MS) beyinde ve omurilikte, mesajları taşıyan sinir telleri etrafındaki koruyucu kılıfın (miyelin kılıfı) hastalığıdır. Kılıfın hasar gördüğü yerlerde sertleşmiş dokular (skleroz) yer almaktadır. Bu sertleşmiş alana da plak denir. Bu plaklar, sinir sistemi içinde pek çok yerde oluşabilir ve sinirler boyunca mesajların iletilmesini engelleyebilir.
MS belirtileri, şiddet ve seyir yönünden hastadan hastaya çok büyük değişiklikler gösterebilir. Bazı hastalarda değişik hastalık tabloları arka arkaya ortaya çıkar, daha sonra tam ya da kısmi iyileşme görülür. Belirtiler etkilenen sinir sistemi bölgesine göre farklıdır. Bunlar arasında halsizlik, karıncalanma, uyuşma, duyu eksikliği, denge bozukluğu, çift görme görme azlığı, konuşma bozukluğu, titreme, kol ve bacaklarda sertlik, güçsüzlük, idrar kaçırma veya yapamama, erkeklerde cinsel güç azlığı … sayılabilir. Tanımlanan belirtilerin bir ya da birkaçına birlikte rastlanabilir.
Multipl Skleroz (MS) genç insanlarda trafik kazaları dışında nörolojik nedenli özürlülüklerde birinci sırayı almaktadır.Hastalık genellikle gençlerde, kadınlarda, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek toplumlarda, kentlerde yaşayan eğitim düzeyi yüksek kişilerde görülen bir hastalıktır.

Hastalığın ilk belirtileri birkaç gün içinde ortaya çıkar; alevlenmeler ve düzelmelerle seyreder. Başlangıç dönemlerinde tam bir düzelme gösterirken bazen hastalığın ilerlemiş evrelerinde, az sayıda hastada baştan itibaren düzelmeler olmaksızın kötüleşme söz konusu olabilir.

Bütün bunların dışında MS’in ne olmadığının da belirtilmesi, konunun daha iyi anlaşılması için yararlı olacaktır.Öncelikle Multipl Skleroz ölümcül bir hastalık değildir. Bu konuda yapılmış pek çok çalışma vardır.Bu çalışmalarda ortalama yaşam süresi açısından MS’lilerle sağlıklı bireyler arasında önemli bir fark olmadığı ortaya konmuştur.

MS’li kişilerin, bazen aldıkları ilaçların etkisiyle enfeksiyon hastalıklarına karşı direnme güçleri azalır. Bu nedenle hastaların solunum yolları enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları gibi hastalıklara diğer insanlardan daha fazla yakalanma eğilimleri vardır.

MS, bir akıl ya da ruh hastalığı değildir. Halkımız arasında “sinir hastalığı” deyimi akıl hastalığı deyimi ile aynı anlamda kullanılmaktadır. Oysa MS tıbbi olarak tamamen bir sinir sistemi hastalığı olup merkezi sinir sistemi ile organların bilgi iletişimini sağlayan omuriliğin miyelin tabakası üzerindeki fiziksel tahribatın bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.

MS kalıtsal bir hastalık değildir. Bununla birlikte, genel olarak ailelerde genetik ortak faktörler kuşaktan kuşağa taşındığından ailelerinde MS bulunan kişilerin MS’e yakalanma eğilimi az da olsa vardır. Bunlara ek olarak MS’te bulaşıcılık söz konusu değildir. MS’in nedeni henüz kesin olarak tesbit edilebilmiş değildir. Bununla birlikte, beyin ve omurilikteki sinir telciklerinin etrafını saran miyelin tabakasının etkilendiği bilinmektedir. Burada bozulan, sinir dokusunun miyelin adı verilen özel bir bölümüdür ve bu tip bozukluğun adı “demiyelinizasyon”dur. Miyelininin bozulduğu alanda oluşan ve basitçe yara kabuğuna benzetebileceğimiz bu sınırlı alana da “PLAK” adını veriyoruz. Bu plaklar, daha önce yukarıda da belirttiğimiz gibi beyin ve diğer organlar arasındaki iletişimi engelleyerek bir takım bozuklukların oluşmasına neden olur.

Merkezi sinir sistemi (MSS) öğeleri, fonksiyonlarına göre semptomların nereden kaynaklandığını belirlemeye yarar. Beyin, (cerebrum) düşünce ve hareketi kontrol eder. Bu bölgede demiyelinizasyon (miyelin eksikliği) ; hafıza, motivasyon, kavrama, kişilik, dokunma, duyma, görme ve kas gücünü etkileyebilir. Beynin arkasında yer alan beyincik (cerebellum), hareketlerdeki koordinasyon ile bacaklar, kollar ve elleri kapsayan kas etkinliklerini kontrol eder.

Beynin bu bölümü, aynı zamanda yürüme, koşma gibi faaliyetler sırasında bedenin dengesini sağlar. Beynin 12 kranial sinirinin de etkilenme olasılığı vardır ki bunlar da ; görme, göz hareketleri, konuşma, yutkunma ve duymada zaaflara neden olabilir. Beyin sapı (brain stem), kafatasının merkezinde bulunur ve özerk (istem dışı) fonksiyonlar kadar göz hareketlerinden de sorumludur. Örneğin nefes almak, kalp atışları, terlemek, tuvalet gereksinimlerini karşılamak özerk fonksiyonlardır.

Son bölüm ise omuriliktir (spinal cord). Bu, geniş bir elektrik hattı gibi sinir tellerinin üzerindeki emirlerin beyin ve bedenin diğer bölümleri arasında rahatça dolaşımını sağlar. Bu bölümdeki harabiyet, vücut ve beyin arasında iletişim kaybına neden olur. Dokunma algısını da içeren mesajların beyne ulaşımı engellenir. Benzer olarak bacaklar, eller ve diğer organlara yönelik beyin emirleri engellenir.

Henüz bilinmeyen ve önceden anlaşılmayan bir nedenle ortaya çıkan ve en az 24-48 saat devam eden yeni bir nörolojik bozukluk (uyuşmalar, denge ve yürüme bozuklukları, görme bozuklukları ve kayıpları ….) veya uzun zamandır devam eden bir durumun belirgin kötüleşmesi şeklindeyse bu durum “ATAK” olarak değerlendirilir. Bir ay içinde olan tüm olaylar aynı atağın parçaları olarak düşünülür.

Ataklar uygun şekilde ve mümkün olduğunca çabuk tedavi edilmelidir. Bu nedenle atak geçirdiğinizi düşünüyorsanız mutlaka zaman geçirmeden tedavinizi yürüten tıp merkezine başvurmalısınız. Bir atağın devam süresi ve ne zaman geçeceği önceden tahmin edilemez. İki atak arasında bir iyilik dönemi vardır. Bu dönem içinde hastalık ilerlemez ve vücut kendi kendini iyileştirmeye çalışır. Bazı MS’liler bir ataktan sonra bazen uzun yıllar ikinci bir atak geçirmemektedirler.

MS TANISI NASIL KONUR ?
MS, beyin ve omurilikten gelen elektriksel mesajları organlara ileten sinirlerin miyelin adı verilen kılıflardaki iltihaplanmalar ve daha sonra bu iltihaplanan kısımlarda oluşan sertleşmeler nedeniyle mesajların organlara iletilmemesinden oluşur demiştik. Bu durum , bahsettiğimiz beynin ve omuriliğin çok farklı ve birbirine benzemeyen yerlerinde meydana geldiğinden değişik şikayetlere neden olur. Ortaya koyduğu sorunlar tablosu her hasta için farklıdır ve diğer hastalıkları çağrıştıran bir şekil alabilir.

Laboratuvar yöntemlerindeki büyük gelişmelere rağmen MS tanısı esas olarak hastanın öyküsü ile bulgu ve belirtilere dayanır. Yineleyip düzelmeler ile yani açıkça ayırtedilebilen ataklarla giden ve sinir sisteminde dağınık yerleşime ait bulguların saptandığı bir hastada tanı hiç zor değildir. Ancak bir atakla başvuran ya da hastalığın sinsi başlayıp yavaş yavaş ilerlediği durumlarda standart tanı kriterleri tam olarak karşılanmaz ve kesin tanı gecikebilir.

İlk olarak başdönmesi, çift görme, tek veya çift gözde görme azalması, dengesizlik ya da kol ve bacaklarda güç yitimi gibi semptomlar (belirtiler) ortaya çıkabilir. Nörolojik açıdan hastanın aşikar fonksiyon kayıplarının dışında kalan sistemlerine ait bozukluklar da saptanırsa MS’ten kuşkulanılır. Akabindeki dönemlerde, herbir atağın ardından görülen düzelici (remisyon) niteliği de gözlenirse tanı büyük ölçüde kesinleşir.

Her iki bacakta yavaş ilerleyici güç azlığı özellikle tanı zorluğu gösteren bir durumdur. Bu hastalarda sinir sisteminin diğer bölgelerine ait tutuluş bulgularının varlığı ve yardımcı laboratuvar incelemeleri ( manyetik rezonans görüntüleme, uyarılmış yanıtlar ) ile tanı konulabilir.

Tanıya yardımcı araçlardan en önemlisi beyin ve omuriliğin Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) yöntemiyle incelenmesidir. Beyindeki plaklar MRG ile açık olarak görülürler. Plakların etkinlikleri ise damar yoluyla paramanyetik bir madde olan Gadolinyum (Gd) verilerek belirlenir. Bir plağın Gd tutması etkin olduğunu gösterir.

Tanıya yardımcı olarak beyin omurilik sıvısının bazı özellikleri incelenebilir. Olignokal band, miyelin temelli protein, immun globulin G indeksi gibi ölçümlerde normal dışı değerler bulunması beyinde bağışıklık sistemiyle ilgili bir sorun olduğunun habercisidir. Ayrıca görsel, işitsel, ve bedensel uyarılmış yanıtlarda anormallikler olması da sırasıyla göz ve kulağın beyin bağlantıları üzerinde ve omurilikte yerleşmiş plağa işaret eder.. Dikkatli bir hastalık öyküsü, nörolojik inceleme ve doğru kullanılmış laboratuvar değerlendirmeleri genellikle kesin tanıyı sağlar. MS tanısının olabildiğince çabuk ve doğru konması önemlidir. Hastaların çoğu gençtir ve tanıya bağlı pek çok önemli yaşam kararı vermeleri (eğitim, evlilik, çocuk…) gerekecektir. Ancak tanı netleşmeden hiçbir hastaya MS tanısı yakıştırılmamalıdır.

MS EN ÇOK HANGİ YAŞLARDA ORTAYA ÇIKAR ?
Hastaların yaklaşık 2/3′ünde ilk belirtiler, 20-40 yaşlar arasında ortaya çıkar ancak 10 yaş gibi erken başlangıçlı hastalar ve 40 yaşından sonra başlayan vakalar da vardır. Kadın-erkek dağılımı açısından kadınlarda 2/3 kat daha sıktır.

MS HANGİ ÜLKELERDE DAHA SIK GÖRÜLÜR ?
Genel olarak bir ülke ekvatora ne kadar yakınsa orada MS daha az görülür. Kuzey ülkeleri gibi soğuk, rutubetli ve yağışlı ülkeler MS’in en sık görüldüğü ülkelerdir. Her iki yarı kürede de ekvatordan uzaklaştıkça risk artmaktadır. En yüksek sıklığı 40-60 derece enlemler arasında görülür. Ülkemiz orta derece risk kuşağında yer almaktadır ve yaklaşık otuz-otuzbeş bin MS’li olduğu sanılmakla birlikte dünyada bu sayının üç milyon kadar olduğu tahmin edilmektedir.Her ırkta görülen bir hastalıktır. Ancak beyaz ırk, sarı ve siyah ırka oranla daha sık hastalanmaktadır. Örneğin aynı enlemlerde yer alan Japonya ve ABD karşılaştırıldığında; Japonya’da hasta oranı 4/100.000 iken, Amerika’da 40/100.000 dolayındadır. Irsi olmamakla birlikte bu hastalık için genetik bir yatkınlığın söz konusu olduğu kabul edilmektedir.

FARKLI ŞEKİLLERİ VAR MIDIR? VARSA NASILDIR?

Seyir olarak hastalığın dört tipi vardır.
1-İyi Huylu MS ( Benign ): Bu tipte hafif ataklar vardır ve atakları tam düzelme takip eder. Zamanla biriken bir kötüleşme olmaz ve kalıcı bir hasar bırakmaz.Bu tipte ilk belirti, genellikle el ve ayaklarda uyuşmalardır. Ancak hastalığın başlangıcından 10-15 yıl sonra , bazı olgularda küçük sekeller bırakabilirler. MS’li hastaların %10-15′i bu gruba dahildir
2-Tekrarlayan ve Düzelen Tip (Relapsing-Remitting): MS’lilerin yaklaşık %25′i bu gruba girer. Erken dönemde genellikle benign tipe benzer ve ataklardan sonra tam iyileşme olur. Ataklar; gün, hafta veya aylarca sürebilir. Ataklar daha önceki bulguların alevlenmesi veya yeni bir şikayet şeklinde olabilir. Yine de tekrarlayan ataklar sonrası bazı sekeller kalabilir.
3-İkincil İlerleyen Tip: Başlangıcı “Tekrarlayan ve Düzelen” tip gibidir.Relapsing-Remitting MS’lilerin % 40-50′si ikincil ilerleyen tipe dönüşür.Tekrarlayan ataklar sonrası düzelme daha zorlaşabilir, hatta durabilir. Böylece sekeller artabilir. Bu grup genellikle hastalığın başlangıcının 15-20 yılı içinde ortaya çıkar.
4-Birincil İlerleyen Tip: Ataklarla birlikte ya da ataksız seyir gösterebilir. Ataklı seyirde hastalığın başlangıcından itibaren giderek artan fonksiyonel kayıplar yani sakatlıklar ataklarla daha da şiddetlenebilir ve giderek kalıcı fonksiyonel bozukluklar artar. MS’lilerin % 10-15′i bu gruba girer.
MS’lilerin üçte biri on yıl sonra da halen fonksiyoneldir ve özürlülük derecesi düşüktür. Bu nedenle yaşam kalitesini etkilese bile genel olarak iyi gidişli bir hastalık olarak kabul edilir. Hastalığın daha başlangıçta nasıl seyredeceğini bilmek olanaksızdır. Çünkü seyir kişiden kişiye değişmektedir. Ancak bazı hastalık özellikleri bize bir takım ipuçları verebilir. Örneğin; kadın olmak hastalığın ataklarla seyrediyor olması, birinci ile ikinci atak arasındaki sürenin uzun olması, ilk atakları iyileşerek atlatmak, hastalık başlangıç yaşının genç olması, ilk atakların dengesizlik, ellerde beceriksizlik, titreme gibi gibi bulgularla başlamaması gibi özellikleri iyi seyir lehindedir. Kısa sürede yatağa yahut tekerlekli sandalyeye bağımlı kalmak ya da yaşam süresini kısaltmak gibi klinik tablolar çok azdır.

HASTALIĞIN NEDENLERİ NELERDİR ?
Bu konuda pek çok farklı teoriler olmasına rağmen, elimizdeki bilgilere dayanarak MS’e neyin neden olduğu tam olarak saptanamıştır. Yapılan değişik araştırmalarda hastalığa neden olabilecek çok çeşitli nedenler ( daha önce geçirilmiş virütik enfeksiyonlar, çevreden kaynaklanan bazı zehirli maddeler, beslenme alışkanlıkları, coğrafi etmenler, vücudun savunma sistemindeki bozukluklar ) sorgulanmışsa da hiç biri kesin neden olarak saptanamamıştır.

Bazı araştırmacılar, MS’e henüz belirlenemeyen bir virüsün neden olduğunu ileri sürmektedirler. Bu teoriye göre, çocuklukta veya gençlik döneminde vücuda giren bu virüs; beş, on ya da on beş yıl gibi bir süre hiçbir belirti göstermeden vücutta kalmakta, daha sonra yine bilinmeyen bir nedenle, örneğin şiddetli bir üst solunum yolu hastalığı sırasında ortaya çıkmaktadır.

Diğer bir grup bilim adamı ise, oto-immün ( vücudun kendi bağışıklık sisteminin neden olduğu ) bir hastalık olduğunu düşünmektedirler. Bu teoriye göre; vücudun bağışıklık sistemi normal olarak, vücuda giren yabancı mikrop ya da viruslara karşı vücudu korumak için karşı saldırıya geçip onlarla mücadele etmesi gerekirken, MS’li kişilerde bilinmeyen bir nedenle, merkezi sinir sistemindeki sinirlerin miyelin kılıfına saldırıp onları tahrip etmektedir.

Yine araştırmalar göstermiştir ki, MS bu hastalığa genetik bir yatkınlığı olan kişilerde daha sıklıkla görülmektedir. Bu, MS’in kalıtsal olduğu anlamına gelmez, fakat beyaz kan hücrelerinde bir cins HLA antigenleri bulunan kişilerin MS’e diğer insanlardan daha çok yakalandıkları anlaşılmıştır.

Bu teorilerin tümünün bir arada etkileşim gösterdikleri de düşünülebilir. Yani genetik olarak yatkın kişilerde, MS ile ilgili bilinmeyen bir virüsün, vücudun bağışıklık sistemini olumsuz yönde harekete geçirerek, sinirlerin miyelin tabakasına saldırmaya ve onu tahrip etmeye yönlendirdiği söylenebilir.
MS’İN TEDAVİSİ VAR MIDIR?
Bu soru bir kaç şekilde yanıtlanabilir. Kabaca hastalığın herhangi bir ilaç tedavisi ile tamamen geçip geçmeyeceği soruluyorsa , yanıt “hayır” olacaktır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, günümüz tıbbının MS ile savaşmak için pek çok silahı vardır. Bunlardan en başta geleni en eski, yine de halen en güvenilir ilaç olma özelliğini koruyan “Kortizon” grubu ilaçlardır. Kortizon, genellikle atak tedavisi amacıyla uygulanır. Bu tedavinin serum içinde uygulanması halinde hastanın kısa bir süre hastane yatışı gerekebilecektir. Yanısıra “Bağışıklık Sistemi Baskılayıcıları” grubundan bazı ilaçlar ( azathioprin,methotrexate gibi ) değişik protokoller için de önerilebilirler.

Atakların ortaya çıkmasını önlemek üzere bazı yeni ilaçlar geliştirilmiştir.Bir kaç tip İnterferon ve Kopolimer haftada 1-3 kez enjeksiyon şeklinde uygulanan ilaçlardır. Gerek atakların yineleme oranını, gerekse beyin manyetik rezonans görüntüleme tetkikinde plak sayısındaki artışı önemli oranda azalttıkları için belli ölçütlere uyan hastalara verilebilirler. Bu tedavilerin sık enjeksiyonlarla hastaya belli bir rahatsızlık yüklemeleri yanısıra en büyük dezavatajları son derece pahalı olmalarıdır.

Bunların dışında hastalığın etkinliğini baskılamak için Azathioprin Methotraxate, Cyclophosphamide, İmmunglobulinler de kullanılmakta ve daha bir çok ilaçlarla tedavi çalışmaları yapılmaktadır. Tanımlanan bu koruyucu tedavilerin uygulanması hastaneye yatışı gerektirmez. Tedaviyi yürüten merkezin organizasyonu ile enjeksiyonu hasta ya da bir yakını öğrenerek evinde uygulayabilir.

BİR MS HASTASINA, YUKARIDA TANIMLANAN TEDAVİLERDEN HANGİSİNİN NE ZAMAN UYGULANACAĞI, TAMAMEN KENDİSİNİ İZLEYEN HEKİMİN KARAR VEREBİLECEĞİ BİR KONUDUR. HER TEDAVİ, HER HASTAYA UYGUN OLMAYACAĞI GİBİ, HER HASTANIN HASTALIĞI DA BİR DİĞERİNDEN FARKLIDIR.

Tedavi her zaman hastanede yatarak yapılmaz. Amaç MS hastalarının olağan gündelik yaşamlarını ve işlerini sürdürmeleri olduğuna göre, hastalar olduğunca ayakta izlenirler. Ancak hastanede sürdürülmesi gereken bir tetkik veya tedavi planlanırsa, ya da ciddi bir atak gelişimi halinde hastaneye yatış planlanabilir.

MS hastalığının cerrahi bir yanı yoktur. Yani ameliyat gerektirmez. Bazen yanlış tanılar nedeniyle ameliyat olmuş hastalar vardır. Bunlar arasında en sık olanı bel fıtığı tanısı ile yapılan ameliyatlardır. Ender olarak beyin tümörü tanısı ile yanlışlıkla yapılmış operasyonlar bildirilmiştir. Hastalığın ileri devrelerinde kalıcı mesane, barsak işlev bozuklukları ya da ortopedik kusurlarla ilgili düzeltici ameliyatlar planlanabilir. Yeni tedavi denemeleri ile bilgi ve haberler daha sonraki sayılarımızda daha detaylı verilecektir.

Fizik tedavi ve rehabilitasyon MS tedavisinde vazgeçilemeyecek bir tedavi yöntemidir. Amacı güçsüzlük, hareket kabiliyetinde azalma, mesane bozuklukları gibi bazı nörolojik bulguların; ikincil olarak da eklemlerde kireçlenme ve donma, kaslarda kireçlenme ve donma, kaslarda erime ve kireçlenme, yatak yaraları, akciğer ve idrar yolu enfeksiyonları gibi sorunlar yaratarak hastanın ıstırabını ve fonksiyon kaybını daha da artırmasını önlemektir. Ayrıca hastanın hareket yeteneğini ve fonksiyonlarını arttıracak yardımcı destek aletlerinin teminini sağlar.

ÖNLEME VE KONTROL
Yukarıdaki bölümlerde belirtildiği gibi MS’in nedeni ve tedavisi tam olarak bilinmemektedir. Uzmanlar sürekli olarak hastalığın tedavisi için çok yönlü araştırmalar yapmaktalar. Bazı heyecan verici gelişmeler, soruların çok yakında çözümlenme noktasına ulaştığını haber veriyor. Bir grup hastanın kullandığı atak azaltıcı/hastalık düzenleyici ilaçlar son yılların en önemli gelişmeleridir. Yararlı buluşların sürmesine karşın henüz MS’in tam tedavisi bulunabilmiş değildir.

Bilindiği üzere hastalık belirtileri her hastada farklı olabiliyor. Bu semptomların yoğunluğu rahatsız edici, kızdırıcı ve hatta sakatlayıcı bir tablo yaratabiliyor. Öyleyse önemli olan MS ile birlikte en konforlu yaşamı sağlayabilmektir. ÖNLEME VE KONTROL ALTINDA TUTMA MS’LE KONFORLU YAŞAMANIN ANAHTARLARIDIR. MS’li kimselerin çoğunda bu amaçla ilaçla ya da ilaçsız tedaviler uygulanır. Uygun bir tedaviyle bir MS belirtisinin düzelmesi her hasta için hayati önem taşır.

TEMEL ŞİKAYETLER VE TEDAVİ
Demiyelinizasyondan kaynaklanan semptomların şiddeti ve seyri her hastada farklıdır. Kimi hastada şiddetli olabilen bir belirti, kimisinde hafif geçer. Bunlar geçici ya da kalıcı olabilir. Semptomların etkisi ve süresi önceden belirlenemez. Doktor kontrolünde kanıtlanmış tedavilerle gelişmeleri takip etmek ve derneğinize yakın olmak MS’in kontrolünde en akılcı ve başarılı yöntemdir.
· GÖRME :
· Görsel sorunlar, MS hastaları arasında benzerdir ve hastalığın çoğunlukla ilk belirtileri olurlar. Görme siniri boyunca demiyelinizan plaklar oluşması, MS’te oluşan görsel semptomlar, çoğunlukla optik nevrit olarak bilinen durumu meydana getirir. Göze bağlı rahatsızlıklar, MS hastalarındaki optik nevritten kaynaklanırken nadiren kalıcı olurlar.
Görsel Rahatsızlık Tipleri : Tam görme kaybı, azalmış görüntü veya puslu görüntü, optik nevritli MS hastasının genellikle tek gözünü sık sık etkiler. “Renkler yıkanmış gibi” görünebilir ve gece görmeleri biraz daha farklı olabilir. Renk ayrımna karşı hassasiyet veya delikler (kara noktalar) da oluşabilir.
Bazı hastalar ise görüntünün ortasında siyah nokta oluşmasına neden olan ve “cecocentral scotoma” olarak adlandırılan rahatsızlığı yaşayabilirler. Diğer bir rahatsızlık ise nadiren görülen “homonymous hemianopsia” her iki gözün de sağ veya sol görme alanlarında görüntünün tamamen kaybolmasıdır. Bazen optik nevritli gözün hareketi sırasında ağrıyla karşılaşılabilir.

Göz çevresinde kas zayıflığı ve koordinasyon kaybı oluşabilir. Bu “nistagmus” olarak bilinen göz hareketlerinin hızlı refleksiyle sonuçlanabilir. Diplopia (çift görme),her iki gözün koordineli fonksiyonlarını yerine getirmemesi üzerine bir nesne sıçrıyor gibi veya hiç beklenmeyen bir anda hareket ediyormuş gibi algılanmasına neden olabilir.
Görsel Rahatsızlıkların Tedavisi : Görsel bir problem olması halinde bir göz hekimine danışılmalıdır. Bazen doktor alevlenmelerin yavaşlamasını ve görsel semptomların kendiliğinden bitmesini beklemenin doğru olacağına hükmedebilir. Diğer durumlarda, alevlenmeyi azaltmak ve iyileşmeyi hızlandırmak için damardan steroid tedavisi uygunabilir.

Bir tip steroid , kortizon alevlenmenin azalmasına iyi gelmektedir ama ne yazık ki, bu ilacın uzun süre kullanımı halinde katarakt gelişimi de gözlenmektedir. Görmenin bulutlu olmasına neden olan katarakt probleminde, çoğunlukla hastanın görmesini düzeltmek için cerrahi işlem gerekir. Steroidlerin uzun süreli kullanımı osteoporoz gelişmine de neden olabilir.

Bazen diplopia (çift görme) tedavisinde tek gözün kapatılması kullanılabilirse de, araba kullanma, okuma gibi işler için gerekmedikçe önerilmezler. Zaman içinde, beyin çift görmeye alışacak ve sonuç olarak görüntüleri doğru haliyle algılayacaktır, fakat bu düzelme anında gerçekleşmez.

Nistagmus da (ani hareketler) göz bantı ile tedavi edilebilir. Bazıları “clonazepam” (Rivotril) veya benzeri ilaçları bu rahatsızlığı gidermek için kullanır. Hemianopsisi ( her iki gözün bir yanda görme kaybı olan hastalar) başlarını çevirerek uyum sağlamaya çalışabilir.

Görsel sorunlar yaşayan hastalar, çoğunlukla bu semptomların geçici olmasıyla teselli olurlar. Pek çok MS semptomu gibi görsel problemlerin de stres, yorgunluk, enfeksiyon, belirli ilaçlar (trisiklik antidepresanlar gibi) veya sıcaklığın artışı ile kötüleşebileceği unutulmamalıdır.
· UYUŞMA :
Uyuşma Tipleri : MS’in ortak semptomlarından olan uyuşma; kol, bacaklar veya bedende kuşak şeklinde gelişir. Uyuşma dört kategoride incelenir.
1-Parestezi: Kişinin belirli bir bölgeye sürekli iğneler batıyor gibi hissetmesidir. Beraberinde ürperme ve karıncalanma da vardır.
2-Disestezi: Sinir boyunca yanma hissi, daha önce ağrısız olan dokunma ve sıkmalarda ağrı, karıncalanma ve algılamada farklılık olmasıdır.
3-Hiperpati: Ağrıya karşı hassasiyetin artması durumudur.
4-Anestezi: Dokunma, ağrı veya sıcaklık dahil tüm duyuların kaybolmasıdır. Bu duyulardan bir veya birkaçı değişik şiddette olursa buna da hipoestezi denir.

Uyuşukluğun ilk üç tipi (parestezi, disestezi ve hiperpati) MS hastalarında değişik zamanlarda farklı derecelerde görülür. Dördüncü tip olan anestezi ise MS hastalarında nadiren görülse de, hipoestezi sıktır.

Duyusal semptomlar bir çok hastada gelip geçme eğilimindedir ve kalıcı olmaması nedeniyle iyi gidiş olarak değerlendirilir. Çoğunlukla duyudaki değişiklikler; el, kol veya ayağın bir bölümünde görülebilir.

MS tanısı konmamış biri için uyuşma, hastalığın mutlak belirticisi değildir. Birçok rahatsızlık , uyuşma benzeri semptomlara neden olabilir. Şeker hastalığı, el bileğinde sinir sıkışması (Karpal tünel sendromu) diş ağrısı, sırt ve boyun problemleri, vitamin eksikliği, anemi (kansızlık) ve hatta sıkı kıyafetler söz konusu rahatsızlıklara yol açabilir.
Uyuşukluk İçin Tedavi Tipleri : MS hastaları için, uyuşmalar normalde zararsızdır, çoğu zaman az ağrılı veya tamamen ağrısız olabilir. Bir durum için fazlasıyla ağrılı veya disestetik olmaması halinde ilaçla tedavi ön görülmez. Hastalarca bu semptom üzerinde fazla durulması uyuşukluğu artırabileceği için hastaların çoğu aldırış etmemeye çalışır.
İlaçlar Kullanılmalı mı? Steroidler (kortizon gibi) alevlenmeyi azaltarak bu durumda olumlu gelişim sağlayabilir. Bu , özellikle uyuşmanın bulunduğu bölgelerde etkinliğin seyrinin belirlenmesi açısından hekimlere yardımcı olabilir. Genellikle steroidler daha ciddi durumlarda kullanılmak üzere saklanan ve sık kullanımından en çok sakınılan ilaçlardır.

Bir çeşit B vitamini türevi olan Niacin , uyuşukluğu azaltmada yardımcı olarak kullanılıır. Nöbete karşı kullanılan ilaçlardan olan phenytoin (epdantoin) ve carbamazepine (Tegretol) ağrılı yanmalar veya elektrik çarpması gibi semptomların kontrolü için öngörülebilir. Sakinleştirici ve antidepresan bir ilaç olan amitriptyline (Laroxyl) de uyuşukluğun azaltılmasında etkilidir. Bu ilaçların yan etkileri olması nedeniyle yalnızca gece yatmadan önce alınmaları tavsiye edilir. Nortriptyline veya İmipramine gibi diğer antidepresanlar da denenebilir.

Önceden de belirtildiği gibi, uyuşukluk vakası, MS’in zararsız semptomu olarak kabul edilir. Ağrılı semptomların veya sinir boyunca yanmaların geliştiği dizesteziler olmadıkça, ilaç tedavisi öngörülmez. MS’ten kaynaklanan uyuşmalar, en iyisi aldırmayarak ve dikkati başka faaliyetlere yönlendirerek tedavi edilebilir. Her MS semptomunda olduğu gibi uyuşma problemi ile karşılaşılması halinde, bir doktora danışılarak sorunun MS’ten kaynaklanıp kaynaklanmadığı belirlenmeli; doktorun isteyeceği tetkikler yapılmalı veya tedavi önerileri öğrenilmelidir.
· GÖZ KARARMASI VE BAŞ DÖNMESİ :
Göz kararması ışık kaynaklı bir problemdir ve MS dışında pek çok farklı nedenden kaynaklanabilir. En iyi tedavinin uygulanabilmesi için göz kararmasının gerçek nedeninin saptanmış olması gerekmektedir. Trisiklik antidepresan gibi ilaçlarla tedavi, pozisyonlardaki ani değişmelerle göz kararmasına neden olabilir. Göz kararması, grip gibi hastalıklarla birlikte daha da belirginleşir. Grip semptomları azaldığında göz kararmasının da aynı oranda azaldığı görülür. Göz kararması diğer bazı bedensel problemlerden kaynaklanabilir. MS’e bağlı olarak görme sinirindeki iletim bozuklukları da göz kararmasına neden olur. Göz kararmasının nedeni hekim tarafından ortaya konur ve uygun şekilde tedavi edilir.

Baş dönmesi, göz kararmasından daha sıklıkla görülen bir durumdur ve hiçbir hareket olmadığında bile hareket hissinin algılanmasına neden olur. Başı dönen bir hasta bu semptomu dönme, yerin ayaklarının altından kayması veya havada asılı kalma duygusu olarak tanımlayabilir. Bu bazen çok rahatsız edici olabilir ; örneğin genellikle yürüme ve ayakta durmada zorlanmalara neden olur. Bazı bireylerde de kusma ve mide bulantısına neden olur. MS’e bağlı baş dönmelerinde uygun tedaviyle rahatlama sağlanabilir.

NE YAPABİLİRİM ?
Multipl Skleroz günlük hayatta ve hayatınızın sonuna kadar sizinle birlikte olacak bir rahatsızlıktır. Eğer şu an fiziksel bir engeliniz yoksa , ya da çok azsa yaşam tarzınız ve aile hayatınız pek değişmeyebilir. Diğer bir yandan hastalığa karşı yeniden yapılanmak ve hastalığın potansiyel etkisi MS?li birey ve ailesi için büyük bir sorun olabilir. Bu tamamen yaşadığınız belirtilere ve kendinizi nasıl hissettiğinize bağlıdır. Belirtiler devamlı olabilir ya da değişik zamanlarda ortaya çıkabilir. Belirtilerin şiddeti çoğunlukla MS?in hayatınızı ne derece etkileyeceğini belirler.

MS?lilerin çoğu tanıdan önceki yaşamlarına oranla, hayatlarını daha planlı olarak yaşamak mecburiyetinde olduklarını ve hayat dair programlarını değiştirmek zorunda kaldıklarını söylüyorlar. Örneğin eskisine oranla çok daha çabuk yorulduğundan yakınan MS?li kişiler, hergün kısa dinlenme süreçlerini hayatlarına ekleyerek rutin yaşamlarını sürdürebiliyorlar; ancak hız konusunda çitanın biraz düşük tutulması gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, MS?li bireyin kendisiyle fiziksel bir yarışa girmesi son derece yanlış ve tehlikeli olabilir.

Multipl Skleroz ile yaşamak özen ve dikkat gerektiren bir süreçtir. Bu nedenle isteminiz dışında hayatınıza giren bu durumu kabullenip pek çok konuda yeniden yapılanmanız ve belirli şeyleri gözden geçirmeniz gerekebilir. Aşağıdaki bölümlerde yararlanabileceğiniz teknikler ve planlar hakkında genel bilgiler bulacaksınız.
* Egzersiz : Fizyoterapi ve düzenli egzersiz mümkün olabildiğince dinç kalmanıza yardımcı olabilir. Doktorunuzla ne tür bir terapi ya da egzersiz programının yararlı olabileceğini tartışmak isteyebilirsiniz. Bu program oldukça sağlam temelli bir fizyoterapiyi ya da evde belirli egzersizleri kapsayabilir. Bazıları yüzmeyi, yoga yapmayı ve ata binmeyi yararlı bulmuşlardır. Hoşunuza gidecek ve kendinizde rahatça yapma gücü bulacağınız her egzersiz yararlı olacaktır. İyi bir kas yapısının yanı sıra yapacağınız egzersizler, üzerinizdeki gerginliği atıp rahatlamanıza yararlı olabilir. Derneğimizden size yardımcı olabilecek dinlenme ya da egzersiz programları konusunda tavsiye alabilirsiniz . Ayrıca aktif olarak katılmak isterseniz devam eden fizyoterapi programlarımızdan birine dahil olabilirsiniz.
* Beslenme : Tahmin edeceğiniz gibi senelerdir henüz nedeni ve tedavisi bulunamamış bir hastalık olan MS için doğal olabilecek, çok sayıda diyet hazırlanmıştır. Bu tavsiye edilen diyetler konusunda kararsız kalmanız doğaldır çünkü bunlar birbirleriyle kıyaslandıklarında sizi çelişkilere düşürebilir. Buradan hareketle kendiniz için izleyebileceğiniz en iyi yol, beslenmeniz açısından gerekli olan vitamin ve mineralleri içeren diyetleri uygulamanızdır.

Bazı insanlar hayvan yağlarındaki oranın düşürülmesinin ve doymuş yağ oranının yükseltilmesinin kendilerine yararlı olduğunu ortaya çıkarmışlardır. Ayrıca mısır unundan yapılmış ekmek vs nin buğdaydan yapılana göre (MS hastaları için) daha yararlı olduğu da bir gerçektir. Diyetinizdeki değişiklileri diyetisyeninizle ya da doktorunuzla konuşmanız yararlı olabilir.
* İş planlaması : MS zamanla fiziksel yetilerinizle kavrama duyularınızda engellere neden olabileceğinden, karşılaşacağınız olaylarda gerçekçi bir değerlendirme yapmanızda önemli bir engel teşkil edebilir. Eğer işiniz fizik gücüne dayanıyorsa işinizin fiziksel gücünü azaltmak için ya tekrar bir eğitim almanız ya da alternatif işler için bir karara varmanız gerekir. Eğer işiniz ağırlıklı olarak masa başında çalışmayı gerektiriyorsa fiziksel limitleriniz pek zorlanmayabilir ve işinizde daha uzun yıllar kalabilirsiniz. Kariyer planlama ve mesleki eğitim sizin için yeni seçenekler olabilir.
* Aile sürecinin gözden geçirilmesi : Evli çiftlerin MS teşhisi konduktan sonra rollerindeki değişikliklerle uğraşmak en zor problemlerden birisidir. Gelecekte karşılaşılaşılabilecek sorunlar oturulup beraberce gözden geçirilmelidir. Eşlerin her ikisinin de çalıştığı aileler, tek tarafın geliriyle geçinmeyi öğrenmek zorunda kalabilirler. Taraflardan biri evin idaresi ve çocukların bakımı gibi görevler için artı sorumluluklar üstlenmek zorunda kalabilir. Tamamıyla açıkça yapılan konuşmalar böyle köklü değişikliklere en düzgün kararları verebilmenin anahtarıdır.

* Prof Dr Egemen İdiman(DEÜTF Nöroloji ABD ve İzmir MS Derneği Başkanı)
* Dr Şahi Kuray

Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Gökçek İksir’i ile tedavi olmak mümkündür. Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır.Gökçek İksiri vücudu cüruflardan arıtır, iltihaplı hastalıkları iyileştirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir.Gökçek Tonik mide-bağırsak rahatsızlıkları, deri hastalıkları ve her türlü alerjiye karşı etkilidir.

Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.Gökçek Diyet
Geniş bilgi için Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp ismli kitabımızda mevcuttur.

Yaklaşık igokcek

Dikkatinize çekebilir

Âmâ Eden Hastalıklar

Âmâ Eden Hastalıklar

Göz sağlığını tehdit eden, sadece göz problemlerine yol açmayan bununla birlikte körlüğe niçin olan hastalıklar ...

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

/*